top of page

Boşanma Kavramına Sistemik Bakış

  • Yazarın fotoğrafı: Yegan Özcan
    Yegan Özcan
  • 13 May 2022
  • 3 dakikada okunur

ree


















- Boşanmayı, eşlerin evlilik durumlarını hukuken ve fiilen sona erdirmeleri olarak tanımlayabiliriz.

- Evlilik bağının eşler hayattayken çözülmesini sağlayan boşanma durumu, çeşitli devirlerde ve ülkelerde farklı açılardan ele alınmıştır. Her toplumun ihtiyaçlarına göre değişen kurallarla düzenlenmiştir.

- Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar boşanma istatistiklerine baktığımız zaman, boşanma sayısının sürekli artış halinde olduğunu görmekteyiz.

- Boşanma, evlilik birliğinin arzu edilmeyen bir biçimde sona ermesidir. Bu nedenle, boşanmanın önüne geçilebilmesi, çeşitli yönlerden bütün sosyal bilimcilerin ilgi alanına girmektedir.


Aile terapisi sistemik bir okuldur ve sistemik bakış açısı ile ‘ilişki’ olgusunu karşılıklı bir alışveriş sürecinden çok daha fazlası olarak ele alır. İlişki, çiftlerden bağımsız bir organizmadır. Yani yaşanan, yaşanacak ve kimlerin yaşadığından bağımsız olarak ‘ilişki’; kendi içinde gelişen, değişen, evrilen bir yapıdır. Bu yapının/organizmanın da diğer tüm organizmalar gibi bir büyüme-gelişme-başkalaşma süreci vardır. Büyüme-gelişme-başkalaşma benzetmesi ile açıklamaya çalıştığım bu süreci, ilişkinin majör modları (ilişkinin kritik zaman aralığı) olarak tanımlıyoruz.

İlişkilerde üç önemli (kritik) zaman aralığı yaklaşık olarak ilişkinin 1.5. yılı, 4.5. yılı ve 10. yılına denk düşmektedir (Dr.Murat Dokur; IFTI Aile ve Çift Terapisi Eğitim Notları).


İlk 1.5 yılda çiftler yoğun bir aynılaşma çabası içindedirler. Yani her iki taraf bir diğerini kendine benzetmeye çalışır. Bu doğal ve sağlıklı bir süreçtir. Örnek verecek olursak; bir kadın ve erkek evlenirler, kadın sebze erkek ise et sevmektedir. Kadın tiyatro erkek ise sinemaya gitmekten hoşlanmaktadır. Kadın erkeğe, etin yanında sebze yedirmek, erkek ise karısını cumartesi akşamları şık bir ‘et’ restoranına götürmek ister. Cumartesi akşamları tiyatroya bilet alan kadına karşılık, pazar öğleden sonra da erkek yeni gelen macera filmine bilet alır. İşte bu, doğal ve sağlıklı olan aynılaştırma çabasıdır. Bu evrede, bu çaba karşısında direnci çok yüksek olan bir taraf veya taraflar var ise çift aynılaşamaz, yani ortak zevkler, alanlar ve beraber keyifle gerçekleştirilecek ritüeller yaratamazsa, ya ayrılma/boşanma gerçekleşir ya da ilişkiye, duygusal olarak kopuk olarak devam edilir. Bu olasılıkta, ilişkinin ikinci kritik evresinde kopuş yaşanma olasılığı yükselir.


1.5 yılı başarı ile atlatmış ve ortak müşterekte buluşmuş çift, bu sefer de yoğun bir farklılaşma çabası içine girer. Farklılaşma çabası; kişinin kendi için yaptığı, keyif aldığı etkinlikler, ilgi alanları gibi örneklendirilebilir. Bu dönem de ilişkinin yaklaşık 2.5. yılından sonra gerçekleşir. Dolayısı ile bu zaman dilimi oldukça kritiktir. Çiftler birey olarak kendilerini ve ilişkilerini bütün kılma arayışına başlarlar. Aksi takdirde kopuş yaşanabilir. Bu evrede çıkan problemlere örnek olarak; tarafların, birbirinin normal ve sağlıklı olan farklılaşma çabasını görmemeleri ve diğerine yapışarak, sıkması, yaşam alanı bırakmaması verilebilir. Burada farklılaşmak ve kendine özel alan yaratmak isteyen kişinin ihtiyacı görülmemektedir.


Çiftler genellikle, yaklaşık olarak 1-2.5 yıl arasında çocuk sahibi olurlar. Gebelik dönemindeki karşılıklı ilişki, anne-baba olmak dışında paylaşım ve hissiyatlar gibi değişkenler, ilişkinin ikinci kritik döneminin nasıl atlatılacağı adına belirleyicidir. Gebelik ve doğum sonrası ilişkinin sağlıklı ve hızlı toparlanması için adamın yoğun aynılaştırma çabasının devam etmesi, kadını hızla annelikten, kadın ve eş oluşa çekmesi gereklidir. Elbette kadın da ruhsal ve fiziksel olarak erkeğine yaklaşma adına gayret göstermelidir. Çocuğa yapışma; çift olarak ritüellerine, çocuk sebebi ile devam etmeyen, kendine, ilişkisine ve erkeğine eskisi gibi özen gösterme halinin erkeğin de eşini kendine çekmesi, eskisi gibi hayatlarına devam etmeleri adına eşini motive etmemesi ilişkinin kopmasına neden olabilir.


Her bir evre sonunda ‘ilişkinin kopması’ndan kasıt; boşanma ya da ilişkiye devam etme ancak çiftin duygusal olarak ayrılık yaşaması durumu olarak açıklanabilir. İlişkinin belli evreleri, bu evrelerin olası güçlükleri vardır.

Son kritik evreye gelecek olursak, ilişkinin yaklaşık olarak 10. yılına bakmamız gerekir. Burada eğer çocuk varsa çocukların okul dönemi başlamıştır ve bireyler kendi hayatlarında bir 10 yılı daha devirmişlerdir.

Bu evrede yaşanabilecek güçlük nedenleri:

1. Çocukların okula başlaması ile aile sistemi içerisine giren yeni parametreler ve çiftin bu yeni parametrelere uyum sağlama, karşılıklı destek olma ve aynılaşma çabalarını bu yeni koşturmalar sebebi ile kaybetme, birbirlerinden uzaklaşma ve yabancılaşmaları.

2. Kişinin yeni bir yaş dilimine girmesi ile yaşadığı düşünsel ve fiziksel değişimler, olgunlaşmanın getirdiği güç, iş hayatındaki tecrübenin getirdiği başarı ve kazanç artışı. Bu iki olasılıkta da, çift eğer ortak ritüellere sahipse ve bir o kadar da kendileri için alan ve zaman ayırıyorsa; kadının da erkeğin de tek meseleleri çocuk değil ise bu kritik evre de sağlıklı bir şekilde atlatılabilmektedir.



 
 
 

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.

©2022, FlowQ FTC tarafından kurulmuştur.

bottom of page