Ebeveyn Görünümlü Çocuklar
- Yegan Özcan

- 14 Kas 2022
- 2 dakikada okunur

Başlıktan da anlaşılacağı üzere ‘ebeveyn gibi davranan çocuklar’, günümüz çocuklarında oldukça popüler bir davranış örüntüsü halini alan ve ebeveynlerin sıklıkla yakındığı bir durum. Peki sizce de kendi içinde yanıtını barındırmıyor mu cümle? Bana kalırsa günümüzde ‘ebeveyn gibi davranan çocuklar’ dan ziyade ‘çocuk gibi davranan ebeveynler’ çoğunlukta. Hal böyle olunca, ‘aile’ denen sistem kendi içinde bir ebeveyn tayin etme arayışına giriyor. Aile fertlerine sırası ile teklifini sunuyor sistem; ‘Anne/baba olmak ister misiniz?’, soru çoğunlukla duymazlıktan gelinince, sesi çıkmasa da en azından itiraz etmeyen çocukların üzerine yapışıveriyor rol özellikleri.
Günümüzde biz yetişkinlerin dünyasında da ‘mış gibi yaşamak’ pek popüler değil mi? Demek istediğim, yakınılan bu durum anne-babaların ya da çocukların bireysel farklılık veya yanlışlarından kaynaklanmaktan ziyade, düzenin getirisi. Ancak bir gerçek var ki, günümüzün erkenden tayin edilmiş ebeveynlerine bu ‘mış gibi’ hal çocukları yormakta ve gelecek yaşantılarına dair bazı riskler oluşturmaktadır. Yaş özelliklerini deneyimlememek, çocuk gibi olmamak başlı başına sistemin doğasına aykırı. Sistemin kendinden menkul sınırları ihlal edilmiş oluyor böylelikle. Erken yaşlarda sınırların öneminden konuşulurken bu durum başlı başına bir sınırsızlık teşkil ediyor.
Sınırsız oluş, hele de bu çerçevede sınırların olmayışı da, çocukların kendilerini daha yalnız ve korunaksız hissetmesine sebep oluyor. Erken yaşlarda ne kadar ‘anne/baba’ gibi davranıyor ise çocuk, ilerleyen yıllar ebeveyn-çocuk ilişkileri o kadar zorlu, çatışmalı geçiyor. İstediği rolü sahiplenebileceği düşüncesi edinen çocuk, dış dünya ile karşılaştığında hayal kırıklığı yaşıyor. Diğer insanlar ile olan ilişkilerinde uçsuz bucaksız sınırlar, hayırlar ve belki de kayıplar yaşayan çocuğun bu duruma dair dayanıklılığı zayıf oluyor. İlişkilerinde tayin edebileceği ebeveynler aramaktan ise bir türlü vazgeçemiyor.
Peki ebeveynler ne yapmalı?
Çocuklarınızın akrana değil, ebeveyne ihtiyaçları olduğunu unutmayın. İyi ve yakın ilişkide olabilmeniz için onlar ile ‘arkadaş’ olmanıza gerek yok. Arkadaşmışçasına oyun oynayıp, yetişkin olarak günlük yaşantınıza devam edebilirsiniz.
Çocuklarınızla yetişkin dili ile (çocuksu konuşmalardan kaçınarak) istediğiniz her şeyi uzun uzadıya (felsefe, tarih, bilim, doğa, vb) konuşun. Ama konu doktor, okul, ders, ilaç kullanımı ve benzeri yetişkin kontrolünde olmasının konum gereği daha akılcıl olduğu konularda tatlı bir dil ile ve fakat kararlı ve tutarlı davranışlar sergileyerek açıklamalarınızı yapın. Örneğin ‘Bak bakalım bu doktor amcayı sevdin mi?’ ya da ‘Bak bakalım, sevdiysen bu abla senin öğretmenin olabilir’ gibi bu ve benzeri durumlar çocukların elinden çocukluklarını almamıza zemin oluşturuyor aslında. Çünkü bu ve benzeri durumlarda karar mercii siz ebeveynlersinizdir. Karşı taraftaki diğer yetişkinlerin tek misyonu ise çocuk sağlığı ve ihtiyaçlarına dair uzmanlıklarının gereklerini sevgi çerçevesinde yerine getirmektir. Burada olması gereken ‘Senin artık okula başlaman gerekiyor. Artık ….. öğretmen senin öğretmenin, çok güzel vakit geçireceğine eminim.’ gibi, hem sizin karar mekanizması olduğunuzun hem de karşınızdaki uzmanın (dr, öğretmen,vb) sınırlarının mevcudiyetinin hissettirilmesidir.
Sınırlar, çocukların özgürlüğünü elinden almak değildir. Sınırlar, çocukları koruyup kollamak amacıyla olmalıdır. Çatının taşınması için duvarlara ihtiyaç olunması gibi.



Yorumlar